İstanbul’un Fulya semtinde 5 Haziran 2000 tarihinde meydana gelen ve Türkiye’nin hafızasında derin iz bırakan Çağla Tuğaltay cinayeti, aradan geçen 25 yıla rağmen yeniden gündeme taşındı.

O dönem henüz 15 yaşında olan lise öğrencisi Çağla Tuğaltay, okuldan dönüp evine girdiği sırada hayatını kaybetmişti. Uzun yıllar boyunca faili meçhul olarak kalan olay, hem ailesi hem de kamuoyu için bitmeyen bir adalet arayışının sembolü haline gelmişti.

İstanbul Cinayet Bürosu ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen yeni soruşturma kapsamında, dosya yeniden incelenmeye alındı. Olay yerinde yapılan incelemelerden elde edilen üç farklı parmak izi, maktulün tırnaklarından alınan DNA örneği ve apartman duvarında tespit edilen kan izi, bu kez Interpol’ün 196 ülkeyi kapsayan uluslararası suç veritabanına gönderilecek.

Daha önce Türkiye’deki AFİS (Otomatik Parmak İzi Teşhis Sistemi) ve ulusal DNA veri bankasında yapılan sorgulamalarda herhangi bir eşleşme sağlanamamıştı. Ancak yeni adım sayesinde, şüphelinin yurt dışında bulunması veya yabancı uyruklu olması halinde kimliğin belirlenmesi ihtimali güçleniyor. Uzmanlar, bu tür uluslararası taramaların soğumuş dosyalarda kritik kırılma noktaları oluşturabileceğini vurguluyor.

Cinayet dosyasının yeniden açılması, yıllardır adalet bekleyen Tuğaltay ailesi için umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Olayın aydınlatılması halinde, hem failin yakalanması hem de uzun süredir cevapsız kalan soruların yanıt bulması bekleniyor. Kamuoyu ise bu gelişmeyi, benzer faili meçhul dosyaların çözülmesi adına önemli bir örnek olarak görüyor.

Emniyet yetkilileri, soruşturmanın titizlikle sürdüğünü ve elde edilen bulguların uluslararası ölçekte incelenmesiyle birlikte yeni delillere ulaşılabileceğini belirtiyor. Aile ise 25 yıl sonra yeniden doğan bu umudun, kızlarının davasında adaletin sağlanmasıyla taçlanmasını bekliyor.

Ana Sayfa – Şişli Gündem Gazetesi