Günümüz dünyasında teknoloji, hayatın her alanına nüfuz etmiş durumda ve günlük yaşamı derinden etkiliyor.
İş dünyasından eğitime, sağlıktan iletişime kadar her süreç, dijital dönüşüm sayesinde hızlanıyor, kolaylaşıyor ve daha erişilebilir hale geliyor. Ancak her yenilik gibi, teknoloji de hem büyük fırsatlar sunuyor hem de yeni riskleri beraberinde getiriyor. Bu nedenle, toplumsal olarak bu dengeyi sağlamak ve teknolojiyi bilinçli kullanmak giderek kritik bir hâle geliyor.
Faydaları:
-
İletişimde devrim: 2025 itibarıyla dünya genelinde 5 milyardan fazla insan akıllı telefon kullanıyor. WhatsApp, Zoom ve Teams gibi platformlar sayesinde insanlar, coğrafi engelleri aşarak anlık iletişim kurabiliyor. Örneğin, uluslararası ekipler artık toplantılar için haftalarca seyahat etmek zorunda kalmıyor, böylece zamandan tasarruf sağlanıyor.
-
Eğitimde fırsat eşitliği: Coursera, Khan Academy ve Türkiye’de EBA gibi platformlar, milyonlarca öğrenciye kaliteli eğitim içeriklerine erişim imkânı sunuyor. 2024 yılında dünya genelinde online öğrenme kullanıcı sayısı 400 milyonu aştı. Bu sayede kırsal bölgeler ve dezavantajlı gruplar da kaliteli eğitim kaynaklarına ulaşabiliyor.
-
Verimlilik ve iş süreçlerinde otomasyon: Yapay zekâ destekli CRM sistemleri, üretim hatlarındaki robotlar ve veri analitiği araçları, işletmelerin hata oranını düşürürken iş süreçlerini hızlandırıyor. Örneğin, otomotiv sektöründe robotik üretim hatları insan kaynaklı hataları %30 oranında azaltıyor ve üretim kapasitesini artırıyor.
-
Sağlıkta ilerleme: Teletıp uygulamaları ve yapay zekâ destekli tanı sistemleri, hem hastalara hem de sağlık profesyonellerine zaman kazandırıyor. ABD’de AI tabanlı tanı sistemlerinin bazı hastanelerde erken teşhis oranını %20 artırdığı gözlemlendi, bu da sağlık hizmetlerinin etkinliğini ve hasta memnuniyetini yükseltiyor.
Zararları:
-
Sosyal izolasyon ve bağımlılık: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sosyal medya bağımlılığı özellikle gençler arasında ruh sağlığı sorunlarını artırıyor. Sürekli ekran başında kalmak, yüz yüze iletişimi azaltıyor ve bireylerin sosyal becerilerini olumsuz etkiliyor.
-
Dikkat ve odak kaybı: Sürekli bildirimler, multitasking ve bilgi bombardımanı, verimliliği düşürüyor ve zihinsel yorgunluğa yol açıyor. İş dünyasında yapılan araştırmalar, çalışanların %40’ının iş verimliliğinin teknoloji kaynaklı dikkat dağınıklığı nedeniyle düştüğünü ortaya koyuyor.
-
Veri güvenliği riskleri: 2024 yılında dünya genelinde siber saldırıların maliyeti 11 trilyon dolara ulaştı. Kişisel verilerin korunmaması, kimlik hırsızlığı, fidye yazılımı ve dolandırıcılık gibi riskleri artırıyor ve bireylerin dijital güvenliğini tehdit ediyor.
-
Dijital eşitsizlik: Teknolojiye erişimdeki fark, gelir ve eğitim düzeyi farklarını derinleştiriyor. Kırsal alanlarda internet erişimi olmayan bireyler, eğitim ve iş fırsatlarından mahrum kalabiliyor ve sosyal adaletsizlikler artıyor.
Teknoloji, doğru ve bilinçli kullanıldığında toplum için büyük fırsatlar yaratıyor; iletişimi hızlandırıyor, eğitimi demokratikleştiriyor ve sağlık alanında devrim niteliğinde ilerlemeler sağlıyor. Ancak bilinçsiz kullanım, sosyal izolasyon, veri güvenliği riskleri ve dijital eşitsizlik gibi olumsuz sonuçlara yol açabiliyor.
Toplumsal olarak kritik görevimiz, teknolojiyi sadece bir araç olarak görmek, dijital dengeyi korumak ve bilinçli kullanım alışkanlıklarını yaygınlaştırmak olmalı. Çünkü teknoloji, insan aklı, etik değerler ve sorumluluk olmadan yalnızca risk kaynağı hâline gelebilir.
Didem TÜRKMEN – Siber Güvenlik Uzmanı











