BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞİN GÜÇLÜ SESİ: GÖKHAN ÇELİK

Ekim 15, 20254 Mins Read
2

Türkiye, başkasının senaryosunda rol kapmaya
değil, kendi filmini çekmeye mecburdur

Türkiye’nin dış politika tartışmalarında en kritik mesele, kendimizi küresel denklemin neresine yerleştirdiğimiz değil; o denklemi hangi araçlarla ve hangi özgüvenle değiştirebildiğimizdir. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin son çıkışında altını çizdiği “Türkiye merkezli vizyon” tam da bu noktaya temas ediyor: Türkiye, başkalarının kurguladığı projelerin uygulayıcısı değil; kendi özgün projelerinin senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu olmalıdır. Bu sadece retorik bir vurgu
değil, stratejik bir yönelişin çıpasıdır. Ve evet, bu çizgide Bahçeli, siyasî liderlik sorumluluğunu üstlenen ve çerçevesi net bir devlet aklı öneriyor. Bu yaklaşımın iki tamamlayıcı ayağı var: “Türk Kuşağı” ve TRÇ (Türkiye–Rusya–Çin) inisiyatifi. İlkini, yani Türk Kuşağı’nı; Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ekseninde, ortak tarih, dil ve kültürün yarattığı jeopolitik/jeoekonomik sinerjiyi kalıcı zemine oturtan, Avrasya’nın tam ortasından geçen bir bağ dokusu olarak düşünmek gerekir.
İkincisini ise “Batı’nın alternatifi” diye değil, Türkiye’nin çok vektörlü dış siyasetinde pazarlık gücünü artıran akıllı bir kaldıraç olarak okumak gerekir.

“Türk Kuşağı”: Coğrafyayı Stratejiye, Kültürü Ekonomiye Çeviren Omurga TDT’nin kurumsallaşması ve “Türk Dünyası 2040 Vizyonu”, uzun yıllardır dile getirilen kültürel yakınlığın ticaret, lojistik, enerji, savunma sanayi, eğitim ve dijital dönüşüm alanlarında gerçek projelere dönüşebilmesinin zeminini sağlıyor. İşte “Türk Kuşağı” dediğimiz stratejik hat, bu kurumsal çerçevenin omurgasıdır: Bakü-Tiflis- Kars’tan Orta Koridor’a, Hazar geçişinden Orta Asya demiryollarına, liman entegrasyonundan enerji iletim hatlarına uzanan fiziksel ağlar; ortak standartlar, gümrük kolaylıkları, dijital ticaret ve ödeme sistemlerinde düzenleyici uyum ile birleştiğinde, Türkiye sadece köprü değil, dağıtım ve değer üretim merkezi olur. Bunun siyasî neticesi açıktır: Türkiye, Avrasya’nın merkezinde barış ve istikrar üretme kapasitesini artırır; kriz anlarında arabulucu ve “oyun kurucu” rolünü daha rahat oynar. Ekonomik sonucu da nettir: Uygun maliyetli enerji, çeşitlenmiş
pazarlar, yerel parayla ticaret ve uzun vadeli altyapı finansmanı.

Bu bir “kamp değiştirme” değil, kaldıraç kurma sanatıdır. Türkiye, Batı ile bağlarını sürdürürken Doğu’da ölçülü ve seçici derinleşmeler yapar; riskleri yönetir, getirileri maksimize eder. Bahçeli’nin Rolü: Vizyonu Siyasete Çeviren Çerçeve Bahçeli’nin röportajında öne çıkan “Türkiye merkezli vizyon” ifadesi, kurumsal devlet aklının siyasete tercümesi olarak okunmalı. “Senarist–yönetmen–başrol” metaforu, aslında politika tasarımı–uygulama–temsil zincirinin ulusal kapasiteyle yürütülmesini anlatıyor. Bu zincirin ilk halkası “Türk Kuşağı”dır: kültürün ve tarihin sağladığı meşruiyet zemini ve sermaye birikimi. İkinci halkası ise TRÇ gibi pragmatik kaldıraçlardır: Türkiye’ye müzakere masalarında somut güç ve alternatif kanallar kazandıran, ekonomik derinliği olan adımlar. Bu bakımdan Bahçeli’nin çıkışı, “Batı’ya karşı Doğu” gibi sığ bir ikileme değil; Türkiye’nin çıkar eksenli çoğulculuğuna dayanıyor. Siyasetin görevi, bu vizyonu kurallı, şeffaf ve ölçülebilir programlara dönüştürmektir.

Omurgası Türk Kuşağı, Kolu TRÇ, Yönü Türkiye Bugün ihtiyaç duyduğumuz, kimliğini kültüründen, güvenliğini dengeden, refahını akıllı entegrasyondan alan bir stratejik mimaridir. Türk Kuşağı, bu mimarinin omurgasıdır; TRÇ ise kas gücü ve kaldıraç rolü görebilir. Batı ile ilişkiler , Türkiye’nin tarihî ve ekonomik gerçekliğidir; Doğu ile işbirliği ise Türkiye’nin geleceği kurma imkânıdır.

Kısa sözün uzunu: Türkiye, başkasının senaryosunda rol kapmaya değil, kendi filmini çekmeye mecburdur. Bahçeli’nin işaret ettiği vizyon, filmi nerede, hangi kaynakla, kiminle ve hangi sahnelerle çekeceğimizi tarif ediyor. Şimdi mesele; Türk Kuşağı’nı sağlamlaştırıp TRÇ’yi kaldıraç olarak kullanarak, bu filmi dünya vizyonunda vizyoner bir yapım hâline getirebilmekte.

Gökhan ÇELİK gokhancelikorjinal

En Çok Okunanlar