KARTAL’IN RAKİBİ LAUSANNE

Beşiktaş, UEFA Konferans Ligi 3. Eleme Tipi rövanş maçında Tüpraş Stadyumu’nda İrlanda takımı St. Patrick’s’i 3-2 mağlup etti. Toplamda 7-3 kazanan Kartal, play-off’ta İsviçre ekini Lausanne ile karşı karşıya gelecek.

‘MAÇI KENDİMİZ ZORLAŞTIRDIK’

Karşılaşmanın akabinde açıklamalarda bulunan Beşiktaş Teknik Yöneticisi Ole Gunnar Solskjaer, şunları söyledi: “Maçı kendimiz zorlaştırdık. Maçın başında penaltı verdik. Rakibin derin savunma yapacağını biliyorduk. Frikikten bir gol yedik. Birinci yarı biterken gol bulduk. Devre ortasında taktiksel değişiklikler yaparak 2 gol attık. Bugünkü maç geçen hafta rakibimize karşı ne kadar güzel oynadığımızı gösterdi.”

CEM DİZDAR’DAN ÇARPICI KELAMLAR

Fanatik’in usta kalemi Cem Dizdar ise futbolun ezberlerden uzak olduğunun bir kere daha ortaya çıktığını vurguladı. Dizdar, dün akşamki maçla ilgili şu tabirleri kullandı: “Maç öncesinde çeşitli kanallarda yapılan tahlilleri, varsayımları izleyenler futbolda önemli bir ‘Düşünce fukaralığı’ olduğunu birinci devre sonunda fark etmiştir sanıyorum.

‘FUTBOL HİÇBİR VAKİT ONLARIN ANLATTIĞI ÜZERE BİR OYUN OLMADI’

Futbol onların anlattığı üzere bir oyun hiçbir vakit olamadı. Bu nedenle birinci maçın skoruna aldanıp klişe yorumlara batmış, olanı olduğundan daha büyük gösterme hastalığına tutulmuş birçok kıymetlendirme izleyip durduk gün uzunluğu. Halbuki birinci maç dahil Beşiktaş’ın hazırlık maçlarını izleyenler bu kadronun istikrarını bulabilmesi için epey vakit gerektiğini fark etmiş olmalıydı.

‘BEŞİKTAŞ, RİTİM BULACAK İDMAN DÜZEYİNE ULAŞMIŞ DEĞİL’

Kulüp Başkanı Serdal Adalı’nın teknik yöneticisini korumak için ’Bu takımla bundan daha güzeli oynanamaz’ mealindeki sorunlu yaklaşımı da futbolun ‘Çok para harcamayla’ eş kıymet tutulduğu anlayışın somut göstergesiydi. Dünyada aksisi onca örnek varken hala bu tezin işleniyor oluşu bunu kabul eden kitlenin kalabalıklığıyla yanlışsız orantılı maalesef. Görülüyor ki Beşiktaş epeydir tempo, ritim bulacak idman düzeyine ulaşmış değil. Sık sık değişen idari, teknik ve oyuncu takımıyla bu esasen mümkün olamazdı. Üstüne üstlük her gelen idare öteki iki İstanbullunun transferlerine bakarak kadroya ‘Pahalı oyuncu’ doldurma hevesine kapılmış taraftarlarını tatmin etmeyi misyon bilince iş düzgünce içinden çıkılmaz bir hal aldı.

‘ORKUN KÖKÇÜ İSTESE DE YAPAMAZDI!’

Dün gece birinci devredeki temposuz oyun diğer türlü açıklanamaz sanırım. Ortada aktif bir ‘Takım davranışı’ olmayınca devre ortası değerlendirmelerde kimi oyuncuların ‘Sazı eline alması’ gerektiğini vaaz eden anlatı kapladı ortalığı. Bu sazı ele alacak olan oyuncular da ‘Pahalı, özel oyuncular’ olacaktı varsayım edileceği üzere. 64’te oyundan çıkan Orkun Kökçü örneğin, bu haldeki bir ekip da o sazı eline istese de alamazdı!

‘DAHA ÇOK ÇALIŞMAKTAN ÖBÜR YOLU YOK’

İşte futbolu gerçek yerden kavramak tam da buradan geçiyor; güzel oyuncu düzgün olmak için gruba muhtaçlık duyar o tıpkı oyuncu marifetiyle ekibe yalnızca yardım eder, katkı verir. Her şeyi yapamaz. Kazanmasına kazandı Beşiktaş lakin görüldü ki eksikleri kazanımlarından hala daha fazla.. Bu açığı kapamanın daha çok çalışmaktan diğer bir yolu da yok. Ve son olarak, Dolmabahçe’deki boş tribünler için yere göğe sığdırılamayan o ‘Muhteşem taraftar’a da gün içinde birkaç söz etmesi gerekir teknik ve idari yöneticilerin.”