Binnur Çaydaş’ın yazısı, moda dünyasına derin bir bakış sunuyor.

O, modanın yalnızca yeniyi takip etmek olmadığını; geçmişin izlerini taşıyan, kültürel hafızayı yansıtan bir alan olduğunu vurguluyor.

Kumaşın dokusundan kesim diline, renklerin anlamına kadar her detayın tarihsel bir mesaj taşıdığını hatırlatıyor.

Eski Türk giysileri, bu hafızanın en güçlü parçalarından biridir. Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan gelenekte giyim yalnızca örtünmek değil; kimlik, statü, güç ve inanç göstergesidir. Kaftanların görkemi, mintanların sadeliği, üç eteklerin özgünlüğü yalnızca döneminin koşullarını anlatmakla kalmaz, aynı zamanda modern estetik anlayışla da şaşırtıcı bir uyum gösterir.

Günümüz moda dünyası sürdürülebilirlik, kültürel miras, özgün form ve işlevsellik gibi kavramları tartışıyor. İlginç olan ise, bu kavramların yüzyıllardır Türk giyim geleneğinde zaten var olmasıdır. Kaftan, couture anlayışının erken bir örneğidir; şalvar, vücuda saygılı ve akışkan kesimiyle “konforlu şıklık” tanımını karşılar; üç etek ve entariler ise silüet oyunlarıyla çağdaş modadaki katmanlı formlara ilham verir.

Türk giysilerinde işlevsellik ve estetik iç içedir. Yolculuk eden bir toplumun özgür hareket ihtiyacı, kesimlerin pratik olmasını sağlar; aynı zamanda kullanılan renkler, işlemeler ve simgeler derin anlamlar taşır. Her motif bir duayı, bir beklentiyi veya bir hikâyeyi temsil eder. Bugünün modasında “storytelling” olarak konuşulan bu yaklaşım, yüzyıllardır Türk giysilerinde vardır.

Modern tasarımcıların geçmişin bu kodlarından ilham alarak daha sürdürülebilir, karakterli ve anlamlı koleksiyonlar üretmesi kaçınılmazdır. Çünkü moda, yalnızca yeni kıyafetler yaratmak değil; bir medeniyetin sesini duyurmak, kültürü geleceğe taşımaktır.

Eski Türk giysilerinin modaya kattığı en önemli tanım şudur: Gerçek stil, köklerini bilen stille başlar. Kökü olmayan bir tasarım yalnızca trend olur; geçer gider. Ancak kökünden beslenen bir tasarım, zamanın ruhunu aşarak kalıcı bir kimliğe dönüşür.

Binnur Çaydaş, bu güçlü mirasın modada daha fazla konuşulması, görünür olması ve yeni nesil tasarımlarda kendine daha geniş bir alan bulması gerektiğini vurguluyor. Çünkü biz, giysileriyle bile çağlar boyu iz bırakmış bir kültürün çocuklarıyız.

Binnur ÇAYDAŞ – Modacı