Dr. Alka Patel, 42 derece ateş ve organ yetmezliğiyle sonuçlanan yoğun stresin ardından hayatını kökten değiştirme kararı aldı.
“SAĞLIĞIM İÇİN YAŞAMAYI YENİDEN ÖĞRENDİM”
GÜNDE 4 SAAT UYUYAN DOKTORUN HAYATI, ÖLÜMÜN EŞİĞİNDEN DÖNDÜKTEN SONRA TAMAMEN DEĞİŞTİ
Yıllarca sağlık çalışanı kimliğiyle başkalarının yaşam kalitesini artırmak için çalışan Dr. Alka Patel, kendi sağlığını ise göz ardı etmişti. Günde yalnızca 4 saat uyuyarak yoğun tempoya ayak uydurmaya çalışan Patel, sürekli bir yorgunluk ve halsizlik haliyle yaşıyordu. Ancak bu tempo, onu kelimenin tam anlamıyla ölümün kıyısına getirdi.
Vücudu alarm verdiğinde, termometredeki rakam 42 dereceyi gösteriyordu. Organ yetmezliği ile hastaneye kaldırılan Dr. Patel, bu anı “ölümle burun buruna gelmek” sözleriyle anlatıyor. İşte o kritik eşik, hayatında radikal bir dönüşümün başlangıcı oldu.
BEDENİNE VE ZİHNİNE YATIRIM YAPTI
Hastalığını atlattıktan sonra Dr. Patel, sadece mesleki değil kişisel olarak da yeni bir yolculuğa çıktı. Bedenine ve zihnine yeniden yatırım yapmaya karar verdi. Bu süreçte sağlıklı beslenmeden kaliteli uykuya, zihinsel rahatlamadan stres yönetimine kadar pek çok alanda yaşam tarzını yeniden şekillendirdi.
Uyguladığı değişiklikler o kadar etkili oldu ki, biyolojik yaşını 20’li yaşlara kadar düşürdüğünü söylüyor. Kendini yeniden genç, enerjik ve dengede hissettiğini ifade eden Patel, bu sürecin en temel kazanımının “kendine zaman ayırmak” olduğunu vurguluyor.
“YAŞAMI ERTELEMEYİ BIRAKTIM”
Patel, “Yaşamı ertelemeyi bırakıp sağlığıma yatırım yapmaya başladığımda her şey değişti. Yıllarca zamanım yoktu; şimdi ise sağlığım için zaman yaratmanın bir zorunluluk olduğunu biliyorum” diyor.
Sadece kendisi için değil, başkalarına da ilham vermek isteyen Dr. Patel, yaşadığı süreci ve oluşturduğu yeni rutinlerini saat saat anlatarak özellikle yoğun tempoda çalışan kişilere rehberlik etmeyi amaçlıyor. Beslenme planlarından nefes egzersizlerine, dijital detokslardan uyku ritüellerine kadar birçok başlıkta öneriler sunuyor.
Dr. Patel’in hikâyesi, modern yaşamın görünmeyen tehditlerine karşı güçlü bir uyarı niteliğinde. Başkalarının hayatını iyileştirmek için kendi sağlığından vazgeçen herkes için “önce sen” demenin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.